26 Mart 2010 Cuma

GÜL-BÜLBÜL

Divan Şiiri Sohbetleri
Dîvân Şiirinde Gül-Bülbül

Gül: Adı en çok zikredilen çiçek, güldür. Çiçeklerin en güzeli, en makbulü ve kokusu en çok sevileni odur. Sevgilinin yüzü, yanağı, kendisi güle benzetilir. Sevgilinin yanağı kırmızı olduğu için güldür. Gül, dikenlidir, kişinin eline batar, bakımı zahmetlidir. Bu yönüyle de naz yaparak âşığa ıstırap çektiren sevgiliye benzer. Bahara gül mevsimi de denir. Çünkü bahar mevsiminde çiçeklerin süslediği bahçelerin en güzel çiçeği güldür. Güllerle süslü güzel bir bahçenin seyrine, kokusuna doyum olmaz. Bunun için olsa gerek bahar mevsimine çiçeklerinin sultanın adı verilmiştir ki bu durum da güle ne kadar değer verildiğini, bu durum onun ne çok sevildiğini gösterir.
Gül aynı zamanda Hz. Muhammed’dir. Hz. Muhammed’in en sevdiği çiçeğin gül olduğu rivayet edilir. Bunun için de onu temsilen kullanılmış olabilir.
Âşığın gözyaşları hep gül renginde akar. Çünkü âşığın gözü hep gülün üzerindedir. Gözünü ondan hiç ayırmaz. Bundan dolayı gülün kırmızısı onun gözüne yansır ve gözyaşları kan olur, yani gül olur akar gözleri.
Gül kimi zaman da aşığın göğsündeki yaradır. Şekil ve renk itibariyle yara, güle benzer. Gül kimi zaman ateştir.
Gülden tatlısı, esansı yapılır. Gül desenli elbiseler sevgililerin üzerinde arz-ı endâm eder. Minyatürlerde, kitap süslemelerinde, çeşmelerde, mezar taşlarında, ebrularda hep gül vardır. Bahçelerin en güzel süsü hep gül olmuştur. Gül olmayan bir cami avlusu düşünülemez.
Gülün ömrü kısa olduğu için hayatın kısalığını da temsil eder… Gül şekil bakımından kulağa benzetilmiş, bu şekilde çok yerde kullanılmıştır.
Gül sevgili, bülbül de onun âşığıdır. Bülbül, gül için feryât eder, ağlar, perişan olur. Bülbülün ötüşü, sevgiliden ayrı kaldığı için ağlayışları ya da âşıkların sevgilisi için yazdığı güzel şiirleridir. Gül, dikenleriyle bülbülün gönlünü yaralamıştır.

Kimisi bülbül-i nâlân-ı gül-i ârız-ı yâr
Kimi pervâne-i şem’-i ruh-i cânân ancak BÂKÎ

N’ola tâcım gibi başımda gezdirsem dâim
Kadem-i resmini Hazret-i Şâh-ı Rüsül’ün
Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün 1.AHMED

Suya versin bâğ-bân gülzârı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su FUZÛLÎ

Gül-i ruhsârına karşı gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı FUZÛLÎ

Bülbül bu denli nâle eder mi gül olmasa
Gül nâzı kime eyler idi bülbül olmasa FERÎDÎ

Cemâli zâhir olsa tez celâli yakalar ânı
Görürsün bir gül açılsa yanında hâr olur peydâ NİYÂZÎ MISRÎ

Gerçi kim derler cihânda ârife bir gül yeter
Ârife bir gül yeterse bana yârim gül yeter BASÎRÎ

Dûd-ı âhım ruhun hevâsıyla
Ebr olur yağdurur cihâna gül-âb 19.G BÂKÎ

O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün ENDERUNLU VÂSIF
Sen gül-i cennet isen ben de cihân bülbülüyem
El çek ey serv-i hirâmân bir avuç kanımdan NECÂTÎ

Boydan hoş renkden pâkizedir nâzik tenin
Belemiş koynunda gûyâ kim gül-i ra’nâ seni NEDÎM

Bu fenâ gülzârına bülbül olanlar anlamaz
Vech-i Bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi NİYÂZÎ MISRÎ

Şükûfe kalmadı gülşende yok çemenen eser
Hazân irişdi bahârın yerinde yeller eser MU’ÎDÎ HASAN ÇELEBİ

Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin
Bülbül hamûş havz tehî gülsitân harâb İZZET MOLLA

Anın ki izârın gibi bir verd-i teri var
Bülbül gibi her lahza figân etse yeri var HIZRÎ

Bülbül bu denli nâle eder mi gül olmasa
Gül nâzı kime eyler idi bülbül olmasa FERÎDÎ


ÖMER SALMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder