Dîvan Edebiyatı Sohbetleri : Beyit Şerhi Çalışması
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz NÂBÎ
Nâm ü nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan
Düşdü çemende berg-i dıraht i’tibârdan BÂKÎ
Şükûfe kalmadı gülşende yok çemenden eser
Hazân irişdi bahârın yerinde yeller eser MU’ÎDÎ HASAN ÇELEBİ
Yine gömgök dere batmış çıka geldi çemene
Nevbahar erdi deyü virdi haberler sünbül BÂKÎ
Hâk-i kûyunla gözüm rûşen idüb bâd-ı sabâ
Ka’be’den sürme getürdi bana hâcı gûyâ SÂBİT
Zülf-i yârin haberin kim getürür bana didim
Gösterüb bâd-ı sabâyı didiler bû getürür LÂ-EDRÎ
Can gamınla çıkdı cânâ ger inanmazsan ana
Bir nefes tut ağzıma âyine-i ruhsârını HÂFIZ BEHLÜL
Hasretle çıkdı cânum inanmazsa sözüme
Kosun dehânuma yüzü âyînesini yâr AHMED PAŞA 34.K. 15. B.
Mir’ata bakma bir iki gün eyle tecrübe
Sabreylemek firâkına müşkül değil midir NAHÎFÎ
Zinhâr eline âyîne vermen o kâfirin
Zîrâ görünce sûretini put-perest olur BÂKÎ
Hüdâ’nın sun’una âyîne âlem
Düşüpdür sâni’in mir’âtı âdem NİYÂZÎ MISRÎ
Mir’ât-ı dev letin bu da bir sırr-ı mübhemi
Mansıbda âşinâları bîgâne gösterir MÜHİBBİ’L-ÂMİDÎ
Nâgehân düşde seni ağyâr ile görem deyu
Gözlerim meylelemez bir lâhza uykudan yana Lâ-Edrî
Emdir dudağın derdime emdir didüm ey dost
Güldü dedi kim söyleme çün buldun emindi CEM SULTÂN
Gülüp açıl didikce gülmenin de vakti var dersin
Açıl ey gonce-i bâğ-ı letâfet gül zamânıdır KABÛLÎ
Tabibler bilmez ilâcım
Beni derde salan gelsin Mustafa
Ne derviş ü ne zâhidden ne mîr ü şâhdan iste
Yürü yokdan seni var eyleyen Allâh’dan iste Pîr Mehmed Azmî
Nâsiyemde Kâtib-i Kudret ne yazdı bilmedim
Âh kim bu gülşen-i âlemde bir kez gülmedim ŞEHZÂDE MUSTAFA
Arz-ı hâl etmeğe cânâ seni tenhâ bulamam
Seni tenhâ bulıcak kendimi aslâ bulamam ULVÎ
Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı HAYRÎ
İncitme sen ahbâbını incinmeye senden
Bu âlem-i fânîde zerâfet budur işte LEYLÂ HANIM
Giriftâr oldu mürg-i dil nigârın zülf-i ağında
Göricek dâne-i hâli o mâhın gül yanağında 3.MURÂD
Sabâ var ol tabîb-i câna bîmâr olduğum söyle
Beni bir kere görmek ana sıklet gelmesin gelsin Ş.İSLAM ESÂD
Kim ki İstanbul içre tevbe edip
İçmezem derse bir dahi sahbâ
İtimâd eyleme sözüne anın
Galata ihtimâli var zîrâ İSMETÎ
Billâhi söyleyin bana ey âhûvân-ı deşt
Sizden mi yoksa nev-i beşerden mi sevdiğim ÂRİFÎ
Eylesen her ne kadar tûtîye tâlim-i lisân
Sözü insân olur ammâ özü insan olamaz TÂLİBÎ (BURSALI)
Her kimin evinde olsa dü zeni
Bozulurmuş o kişinin düzeni Hüseyin Şâkir
Ümîd-i meyve etmektir nihâl-i servden lâ-fark
Kerem me’mûl olunmak şimdi bu asrın kibârından Münîb
Bâkî gözünden eyle hazer sorma leblerin
Zihnâr gâfil olma şarâbın yasağı var BÂKÎ (53.G)
Dâne-i hâline bak cennet-i ruhsârında
Nice sabreylesin Allâh’ı seversen âdem BÂKÎ
Kafes-i gamda yatur tûtî-i tab’-ı Bâkî
Çekdüği kahra anun lûtf-i suhândur bâ’is 26.G BÂKÎ
Kesdi ırkın Karga-zâde diyen düşmenlerün
Zâğlanmış bir kılıçdur Bâkiyâ şi’rün senün BÂKÎ
Kimse bilmezdi derûnum râzın
Âh kim göz yaşı gammâz oldı BÂKÎ
04.03.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder